Çocuklarda Şiddet Duygusu

TV’de izlenen şiddetin özellikle çocukların şiddete yönelmesini ve şiddeti bir problem çözme biçimi olarak algılamalarını etkilediği biliniyor. Özellikle de silahın “korunma” için olmazsa olmaz gösterilmesi insanın doğasında bulunan korunma isteği dolayısıyla neredeyse temel bir ihtiyaç gibi algılanmasına  neden oluyor. Televizyonda, filmlerde, dizilerde, hatta çizgi filmlerde silahların kullanılması, insan öldürülmesi ve zaman zaman da kötülerin bu yolla cezalandırılması gerektiği mesajının verilmesi oldukça yaygındır. Bu tarz sosyal, kabul gören ortamlarda silahlara yer verilmesi yine silahın “doğallığını” ve “insanı bütünleyen” yönünü vurgulamaktadır. Silahın asıl işlevi olan “öldürme” eylemi tüm bu yumuşatıcı ve normalize edici etkenlerle süslenmekte ve insan yaşantısının bir parçası haline getirilmeye çalışılmaktadır. İzlemek oldukça etkili bir öğrenme şeklidir. Bir çok aile evine silah almasa da çocuğuna oyuncak silahlar alarak zaten çocuğun televizyondan izleyerek öğrendiği öldürme eylemini oyun gibi de olsa denemesine olanak yaratmaktadır. Toplumun ve çocuk popülasyonunun genel olarak şiddete eğilimini azaltmak ya da en azından artırmamak medyanın da sorumluğunda olmalıdır. Hele de çok büyük bir etki alanı olduğu düşünüldüğünde medyanın böyle bir toplumsal sorumluluğun parçası olması ülkemizde ruh sağlığının korunması açısından da büyük önem taşımaktadır.

Erkekler için şiddet daha mı kabul edilebilir?

Dünyanın hemen her yerinde erkekler için şiddetin daha kabul edilir olması şiddeti uygulayanların da çoğunlukla erkekler olmasına neden oluyor. Neredeyse bebeklik döneminden itibaren erkek çocukların vurma, kırma ve şiddet içeren tavırları daha fazla hoş görülüyor. Hatta bir erkek çocukta bu gibi özellikler olması tercih ediliyor. Erkek çocukların kavga etmeyi öğrenmeleri, asla “dayak yiyen” konumda olmamaları isteniyor. Kız çocukların ise genellikle kavgalarda pasif kalmaları teşvik ediliyor. Kadın erkek ilişkisinde de özellikle şiddet uygulamalarına bakıldığında şiddet uygulayanın erkek, mağdurun ise kadın olmasına daha yüksek oranda rastlanıyor. Şiddet genellikle mağdura, güçsüze yöneltiliyor. Şiddete maruz kalan ve zarar gören kadın ve çocukların psikolojisi silahların patlaması sonucunda ortaya çıkan fiziksel yaralanmaların yanı sıra kişiliği ve bütünselliği zedeleyici nitelikte psikolojik zararlara da neden olabilmektedir. Çocuk ve gençlerin psikolojik olarak kötüye kullanılmaları ve ihmal edilmeleri, psikolojik olarak zarar verici olmaktadır  bu durum duygusal istismar olarak değerlendirilebilir. Şiddete maruz kalmış ve duygusal anlamda istismar edilmiş çocuklarda kaygı, içe kapanma hali, depresyon, özgüven eksikliği,  korku  tepkileri  görülebileceği gibi saldırganlık ve kendine/çevreye zarar verici davranışlar da görülebilir. Yapılan araştırmalar bireylerin çocukluklarında maruz  kaldıkları zedeleyici  anne-baba tavırlarının yetişkinlik döneminde ruh sağlığı açısından belirleyici olduğunu göstermektedir. Yine duygusal kötü muamelenin kişilik gelişimi üzerinde olumsuz etkilere yol açabileceği bildirilmektedir. Şiddete maruz kalan çocukların şiddete eğilimlerinin de arttığı bilinmektedir.

0 yorum: