Çocuğa Sınırları Nasıl Öğretilir?

Çocuğa Söz Geçirebilmek 


Bebekler, dış dünyayı tanıyıp keşfetmeye başladıkça değişik durumlara değişik tepkiler vermeyi öğrenirler. Annelerinin ses tonundan sevildiklerini hissederler; kendilerine gülündüğünde bunu fark edip  gülümserler. Evde huzursuzluk olduğunda ve sesler yükseldiğinde irkilirler ve huzursuz olurlar. Bebek, dili öğrenmeye başladığında sözel uyarıları da tanımaya ve ayırt etmeye başlar. 1 yaşlarındaki bir bebek “Al-ver-gel” gibi komutları anlar ve uygun tepkiler verebilir. Özellikle de eline verilen şey onun keyif alacağı bir materyal ise "Al" komutuna daha hızlı ve istekle tepki vererek uzatılan objeyi alır. Yani bebeğin istenen bir şeyi yapması için sonunda haz alacağı bir ödül olması gereklidir. Bu yolla, komuta uygun tepki vermeyi öğrenir. Bebeklerin, yetişkinlerin isteklerini gerçekleştirmeleri böyle bir öğrenme  oluyla olur. İsteneni yaptıklarında ödüllendirildiklerini fark ederlerse, isteneni daha fazla yapma eğiliminde olurlar. Öğrenmedeki bu temel eğilim, aslında yaşam boyu devam eden bir öğrenme prensibidir. Bize haz veren, sonunda hoş bir durumla karşılaşma olasılığımız olan eylemleri yapmaya daha istekli oluruz; hatta bu eylemi sık sık tekrarlamak isteriz. Çocukların da anne-babalarının sözlerini dinlemeleri küçük yaşlardan itibaren öğrenilmiş bir tutumdur. Eğer anne-baba, isteğini sunarken çocuğu motive edebiliyorsa ve bu isteğin yapılması sonucunda çocuk anne-babasını ne kadar memnun ettiğini görüyorsa bu isteği yerine getirmeye de hevesli olacaktır.

Tam tersi olarak anne-baba isteğini çocuğa sunarken bu isteği yapmaması durumunda nelerle karşılaşacağını tehdit biçiminde sunuyorsa, çocuklar söz dinlemeye pek de hevesli olmayacaklardır. Ödüllendirme, istenen davranış ve tutumların gelişmesi için cezalandırmadan çok daha etkili bir yöntemdir. Aynı öğrenme prensibi  "istenmeyen davranışların” öğrenilmesi için de geçerlidir. Yani çocuk isteklerini bazı hoşa gitmeyen davranışlarla (örneğin; ağlamak, tutturmak, kendini yere atmak vb) elde edebiliyorsa, bu davranışları tekrar eder. Çünkü isteklerini elde etmenin yolunun bu olduğunu öğrenmiştir.

Ayrıca çok talep eden, söylenenin tersini yapmaya eğilimli, negatif tutum içinde olan çocuklar genellikle anne-babaları tutarlı olamadığı için sınırları öğrenememiş çocuklardır. Söz dinlememek ya da “şımarıklık” diye nitelenen davranış özellikleri doğuştan getirilen değil tamamen öğrenilmiş özelliklerdir. Tabi burada çocuğun yaşı ve gelişim seviyesi ondan neler bekleyebileceğimiz ve ne
kadar sınır öğretebileceğimiz konusunda da belirleyicidir.

Sınırları Öğretmek

Bebekler yürümeye başlayıp kendilerine zarar verebilecek hareketliliğe sahip olduklarında davranışlarına engel getirilmesi zorunluluğu da doğar. İster istemez zarar verici durumlarla karşılaşma olasılığında bebek “Hayır” tepkisiyle karşılaşır. Bebekler gerçek anlamda ilk kez sınırla bu dönemde karşılaşırlar. Bu dönemden itibaren bebek, yapması ve yapmaması gerekenleri öğrenmeye başlar. Anne-babalar, çocuklarına küçük yaşlardan itibaren birlikte ve düzen içinde yaşamanın kurallarını öğretmelidirler. Çocuk, kendisi için neyin gerekli, neyin daha yararlı ve önemli olduğunu başlangıçta bilemez. Anne-babalar birtakım kurallar ve sınırlar koyarak çocuğu korumak ve kendisine zarar vermeden iyi alışkanlıklar geliştirerek, sosyal uyum için gerekli becerileri kazandırmak durumundadırlar. Çocuğun uyku, yemek, giyinme ve temizlik alışkanlıkları kazanması, ihtiyaçlarını geciktirebilmeyi, paylaşmayı öğrenmesi, bağımsız hareket edebilmesi hep anne-babanın yönlendirmesini ve çocuğa fırsat vermesini gerektirir. Çocuk kendisiyle ilgili giyinme ve yemek gibi özbakım becerilerini başka çocuklarla bir aradayken, sırasını beklemek ve kurallara uymak gibi sosyal becerileri ise önce evde anne-babasından öğrenir. Bu sınırları ve kuralları öğrenmeyen çocuk hem kendi becerilerini geliştiremez hem de yuva-okul gibi sosyal ortamlarda uyum problemleri yaşayabilir. Anne-babalar, bebeğin becerileri gelişmeye başladığından itibaren bu kuralları öğretmelidirler.

Önceden Belirlenmiş Kurallar

Evde kural koymanın öneminden bahsederken kuralların önceden belirlenmesinin gerekliliği de unutulmamalıdır. Çocuklar ne zaman nasıl davranmaları gerektiğini önceden bilmeye ihtiyaç duyarlar ve birden bire ortaya çıkan bir talebe cevap vermek konusunda çok istekli olmazlar. Bu durumda anne-babanın sözlerini dinletmek için biraz daha sert bir uyarıya ihtiyaçları olacaktır. Bu da çocuk ve anne-baba arasında başka problemlerin yaşanmasına sebep olabilir. Oysa zaten kural olan ve çocuğun bildiği bir şey hatırlatıldığında bu söyleneni çocuklar bir tehdit ve rahatsız edici bir şey olarak algılamayacakları için söylenene itaat edeceklerdir.

Kuralların Tutarsız Uygulanması

Çocukların kuralları öğrenmesini ve kurala uymalarını zorlaştıran başka bir durum da kuralların tutarsız bir şekilde uygulanmasıdır. Yapılması yasak olan bir şey başka bir gün kabul ediliyorsa çocukların bu kuralı kural olarak benimsemeleri zor olacaktır. Anne-baba böyle bir durumda çocuğun “söz dinlememesini” olağan karşılamalıdırlar. Çocuk daha önce benzer bir davranışının anne-babası tarafından kabul gördüğünü söyleyebilir ve bu yeni kurallara uymayı reddedebilir. Üstelik tutarsızlığı fark ettiği için anne-babasının başka konularda söylediklerine uymakta da problem çıkarabilir.

Zor Çocuklar

Bazı çocuklar doğuştan getirdikleri biyolojik mizaçları dolayısıyla biraz daha zor disipline olabilirler; aşırı hareketli çocuklar, dürtü kontrol problemi olan çocuklar, dikkat sorunları yaşayan çocuklar sınır öğrenmekte ve kurallara uymakta daha çok sorun yaşarlar ve dolayısıyla “şımarık ve söz dinlemez çocuk” damgasını daha kolay yiyebilirler. Oysa bu çocuklar da tıpkı diğer çocuklar gibi disipline edilebilirler ve sınır öğrenebilirler. Bu çocuklara da kendilerini kontrol etmeleri, kurallara uymaları öğretilebilir. Sadece daha kararlı olmak ve bazı ufak tefek disiplin problemlerini görmezden gelmek gerekmektedir. Çünkü aşırı hareketli bir çocuğu çok sakin ve “mum gibi” bir çocuğa dönüştürmek mümkün olmayacaktır. Bu çocuklara hareket imkanı vermek de önemlidir. Ancak bu hareketlilikleri içinde kurallara uymalarını sağlamak ve olumlu davranışlarını daha sık ödüllendirmek gerekmektedir.

Anne-Babalara Öneriler

* Bebekliğinden itibaren çocuklara sınırları ve kuralları öğretin; uyku, yemek, tuvalet, temizlik, özbakım gibi konularda bir düzen oluşturun.

* Çocuğunuzun her türlü ihtiyacını karşılayabileceği şekilde büyümesine özen gösterin. Becerileri geliştikçe her türlü ihtiyacını karşılayabilir hale gelecektir. Böylece kendi sorumlulukları konusunda fazla uyarmanız gerekmeyecek ve kurallara uyma problemi yaşama olasılığınız azalacaktır.

*  Kurallar önceden belirlenmelidir. Öncesinde konuşulmamış, beklenmedik istekler çocuklarda saygı uyandırır ve söyleneni yapmak istemeyebilirler. Bunun yerine önceden belirlenmiş kurallarla ilgili uyarı yapmak çocuklar üzerinde daha etkilidir.

*  Kurallar mümkün olduğunca açık ve net olmalıdır. Çocuğunuzdan nasıl davranmasını beklediğinizi belirtmek, çocuğunuzun uygun davranma olasılığını artıracaktır.

*  Kurallar tutarlı olmalıdır. Sizin tutarlı olduğunuzu gören çocuğunuz sizin sözünüzü dinlemeye daha istekli olacaktır.

*  İstediğiniz gibi davrandığında ve sözünüzü dinlediğinde onu ödüllendirin. Ödülün “Aferin, sözümü dinlediğin için seninle gurur duyuyorum vs.” gibi sözel ödül olması çocuğu daha fazla motive edecektir. Anne-babası tarafından kabul gördüğünü ve davranışının beğenildiğini gören her çocuk, aynı davranışı tekrarlamak isteyecektir.

*  Çocuğunuzla iyi iletişim kurmanız önemlidir. Çünkü ancak iyi iletişim kurduğunuzda çocuğunuz sizi dinlemeye ve istediğinizi yapmaya istekli olacaktır. Aksi halde “söz dinlememek” anne-babaya duyulan öfkenin bir ifadesi olarak ve anne-babaya tepki biçiminde ortaya çıkan bir sonuç olabilir.

ALIŞKANLIKLARI KÜÇÜK YAŞTA KAZANDIRIN

Günlük ihtiyaçları bir düzen içinde karşılanan ve ne zaman nasıl davranması gerektiği öğretilen çocuklar, küçük yaşlardan itibaren günlük düzenle ilgili kendilerine yapılan uyarılara olumlu tepki verirler. Çünkü bu, alıştıkları hatta ihtiyaç duydukları bir durumdur. Bu nedenle anne-babanın uyarması çocuğu rahatsız etmez ve isteneni keyifle yapar. Ancak küçük yaştan itibaren düzen öğretilmemiş, kendi başına hareket etmesine izin verilmemiş ve bu nedenle becerileri gelişememiş bir çocuğun biraz daha büyüdüğünde birden bire kendi sorumlulukları yerine getirmesi beklenemez. Bu noktada anne-babaların çocuklara sorumluluklarını hatırlatmaları pek bir işe yaramaz ve söz dinletmeleri daha zor olmaya başlar. Alışkanlıklar küçük yaşlarda kazanılmadığında sonradan sık uyarılarla öğrenilmeleri mümkün olmaz. Sözünü dinletememekten şikayetçi olan anne-babalar genellikle küçük yaşlarda bu düzeni oluşturamamış anne-babalardır.

Ödüllendirme, istenen davranış ve tutumların gelişmesi için cezalandırmadan çok daha etkili bir yöntemdir.Çocuğunuza karşı koyduğunuz kurallar tutarlı olmalıdır. Sizin tutarlı olduğunuzu gören çocuğunuz sizin sözünüzü dinlemeye daha istekli olacaktır. Sınırları ve kuralları öğrenmeyen çocuk, hem kendi becerilerini geliştiremez hem de yuva-okul gibi sosyal ortamlarda uyum problemleri yaşayabilir.

0 yorum: